günce: biraz sohbet, psikoloji ve kültür

günlük hayatın ayrıntılarından, kültür ve psikolojiye uzanan yazılar.

üç istanbul

üç istanbul

yayınlandığı bölüm

istanbul’da bazı mekanları farklı açıdan fotoğraflamayı seviyorum. ayasofya bunlardan biri. ummadık yerlerden çıkıyor karşınıza. her an göz göze gelebiliyorsunuz.

bu fotoğraflar ummadığınız yerlerden değil tabii. kadıköy’den. rıhtımdan. tam karşıda, pusların altında sarayburnu.

bu puslu hale şöyle bir bakınca tevfik fikret’in sis şiirini hatırlıyorum.

“zerrelerinde hep riyakârlığın pislikleri dalgalanır,

içerinde temiz bir zerre aslâ bulamazsın.

hep riyânın çirkefi; hasedin, kârgüdmenin çirkeflikleri;

yalnız işte bu… ve sanki hep bunlarla yükselinecek.

milyonla barındırdığın insan kılıklarından

parlak ve temiz alınlı kaç adam çıkar?”

şaşırıyorum da. nasıl bıkıvermiş tevfik fikret, istanbul’dan ve insanlarından da sis’i yazmış diyorum.

ara ara anlıyorum. bıkkınlığı çok tanıdık geliyor. damdan düşen hesabı. bir de istibdadın istanbul’u. nasıl yazmasaydı? şimdiki bağlamı düşününce, aklıma sis şiirinin gelmesine pek şaşırmadım.

diğer yandan adalet ağaoğlu’nun istanbulu’nu anladığım gibi anlıyorum. tevfik fikret’in bıraktığı yoz yerden, kapitalizmle evrilmiş o kültürün, şu anki geldiği halini.

“… bunun için hepinize, her önüne gelene dirsek atabilen katı bir istanbul yüreği; özü bencillik, özü salt kendini, kendi başını kurtarmak olan bir istanbul öğretisi gerek.”

karşıda sarayburnu.

kadıköy.